Tuesday, September 11, 2007

TODAY /BUGÜN

The Unmarked Categories / İşaretlenmemiş Kategoriler


The Unmarked Categories exhibition open in K2 Gallery in İzmir between 11 september and 11 october 2007. Project attends to question current dominant power structures from the perspective of the powerless.

The exhibiton is featured by an artist, all invited artists and writers take part in the project with the same importance. Writers are not invited as usuall to write about works instead they are invited to part in the frame of exhibition. In the gallery space texts could be avaliable with the artworks and projects as second part of the project a book will become second space for Unmarked Categories.


11 September / 11 October 2007

K2 Contemporary Art Centre / Izmir


Exhibition + Art and Knowledge production +and such


Project Initiator:

Elmas Deniz

Participant Writers/Text contributions:

Askhan Sepharvand
Johnny Golding
Homework /
Carlos Motta
Ditte Lyngkaer Pedersen
Lize Mogel
Jeuno J.E.Kim


Participant Artists:

Morten Goll
Kristina Ask
Mahmoud Khaled
Gökçe Suvari
Mehmet Dere
Michael Baers

Note: Unfortunately, mainly financial reasons Mahmoud Khaled couldn't come to Turkey, as a specific case this will also become a topic for a debate after.


11 September 2007-Program

" The Theory Unmarked Categories" / 18:00 / K2 CAC


18:00 Elmas Deniz will make introduction and a presentation about the issue.
18:30 Open debate / on the possible solutions for take-for granted elements of the daily life.

Talk will be about the theory itself unmarked categories, since it is very wide range of and will be related with the motivations of exhibition.


" Listening Post and Tv. programe: Madea " / 19:00 / K2 CAC

Morten Goll

Artist will introduce both of his projects to the public.

Medea and the Bosporus (58 minutes, Turkish subtitles)
Is a TV-program with 3 invited guests, who are all well known Danish politicians. Poul Nielson is a Social Democrat and a former High Commissioner to the EU. Morten Messerschmidt is MP of The Danish Peoples' Party, which promotes an extreme right wing nationalist agenda. Yildiz Akdogan is a candidate to the parliament and head of the network www.trieu.dk, working to promote Turkeys candidacy to the EU. An invited audience consisting of mainly Danes of Turkish decendance is in the studio.
During the program the politicians and the audience performs a heated debate on the subject of Turkey's possible entrance into the EU. Simultaneously, they take part in the Greek tragedy Medea. Medea is played by Yildiz Akdogan, Jason by Morten Messerschmidt, King Kreon by Poul Nielson. The audience act as the tragedy's chorus.

Goll & Hamou
Morten Goll and Joachim Hamou are both artists living in Copenhagen. Since 2004 they have been collaborating on various video art projects, and in 2005 they formed the identity ”fff – More People Mediate”, which is an editorial group producing TV-programs for the local TV station tv-tv, broadcasting to Greater Copenhagen, Denmark. fff have produced a number of political programs, who all in different ways attempt to challenge the conventional structure of public TV communication. The aim is to examine whether the structure of communication defines, not only what can be said, but as well what political and individual identities are supported by the TV media. Goll & Hamou uses tv-tv as a platform to broadcast entirely subversive communication structures directly to people's living rooms.


" Closing the Gallery" / 20:00 / K2 CAC

The starting point of the unmarked categories project was the challenges to operate in and act independently in the current art system.

"The starting point of the exhibition and comes from an assertive idea: “Closing the Gallery”, a sharp cut in the routine of K2. First aim was, cancelling to display any artwork in gallery space to be able to use space “criticising art system”, due to perceived corruption of its functions that recognised while operating into it and also investigating the idea of “exhibition” itself and its limitations. The reason of this sort of decision has shaped in the years that I derived from the practical experiences in K2, even though K2 offers quite alternative structure to making exhibitions and becoming a space for any kind of artistic practices, there was something missing, inadequate and uncompleted, a kind of fatal error. All affords to maintain to space was effective and satisfactory but there was a need of critical discursive path and getting rid of problems of visibility. There are miscellaneous reasons why K2 Gallery was not enough only functioning as a physical space for contemporary arts. Also realities oppressed by the system and hierarchies in global world in different scales. " E.D.


"I am real" / 21:00 / Cinaralti Meyhanesi

Disapointments of the reel practicioners and how to resist in current condition. Reviev of the day and comments on the issues that outcome of the discussions. It is a very current and interesting issue, the power structures but as it is always those discussions only possible if there is financial power or operation navigation or knowledge level. I am real, is a discussion where those issues will be discussed.

All discussions are open to the public. Related with the unmarked categories tomorrow Gokce Suvari and Mehmet Dere will talk about their participation of the Unmarked Categories, Ashkan Sepahvand will talk about his text contribution and also will cook a dinner around 24th September 2007. The further info and program details will be announced in this weblog.


İşaretlenmemiş Kategoriler

11 Eylül den itibaren bir ay boyunca izlenebilecek olan İşaretlenmemiş kategoriler sergisi K2 Güncel Sanat Merkezi Galeride açılıyor. Günumüzdeki baskın güç yapılarını güçsüzün perspektifinden sorgulamayı amaçlıyan proje, sanatçı ve yazarları eşit önemde sergide yer almalarına olanak tanıyor. Serginin amaçlarından bir tanesi de sanatçıların alternatif düşünce kanallarını açmaları ve özgürleşme sürecine katkıları.

Sergideki sanatcı ve yazarlar aynı önemde sergide yer almaktalar. Yazarlar isler hakkında yazmak yerine bağımsız yazılarıyla sergiye katılıyorlar.


11 Eylül 2007- Program


" İşaretlenmemiş Kategoriler" / 18:00 / K2 GSM


18:00 Elmas Deniz - Projenin başlığı olan "işaretlenmemiş kategoriler" hakkında konuşacak.
19:00 Günlük yaşantının heaba katıldığı düşünülen durumlarını hakkında çözümler düşünmek ve fikir geliştirme pratiği denenecek.

Konuşma işaretlenmemiş kategorilerin kendisiyle ilgili olacak, kavramın oldukça geniş durumları kapsaması ve serginin niyetleri üzerine konuşulacak.

" Dinleme Noktası and Tv. programı: Madea " / 19:00 / K2 GSM

Morten Goll

Sanatçı her iki projesini hakkında konuşacak.

”Medea and the Bosporus”, (58 Dakika, Türkçe altyazılı) üç kişinin davet edildiği bir televizyon programıdır. Bu kişler oldukça iyi bilinen Danimarkalı politikacılardır. Sosyal Demokrat ve eski Avrupa Birliği komisyon üyesi olan Poul Nielson, aşırı sağ kanat fikirleri savunan ”Danish People’s” Partisinden parlemento üyesi Morten Messerschmidt. Türkiye’nin avrupa birliğine girmesini savunan www.trieu.dk iletişim ağının başkanlığını yapan parlemonto adayı Yıldız Akdoğan. Ve stüdyoda, çoğunluğunu Danimarkalı ve Türklerin oluşturduğu izleyiciler yer alır.

Program boyunca politikacılar ve izleyiciler Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi konusu üzerinde tartışırlar. Eşzamanlı olarak da, antik yunan trajedisi olan Madea’yı canlandırırlar. Madea rolünde Yıldız Akdoğan, Jason rolünde Morten Messerschmidt, Kral Kreon’u da Poul Nielson canlandırmaktadır. Trajedinin Korosu ise seyircilerdir.


" Galeriyi kapatmak" / 20:00 / K2 CAC

"Serginin çıkış noktası oldukça iddialı bir fikre dayanıyor : " Galeriyi Kapatmak", K2 nin rutin faaliyetlerinde belirgin bir kesik. İlk amaç "sanat sistemini eleştirmek" için kullanabilmek adına galeri mekanını kapatmakdı, sistemin içersinde, etkin olarak bu alanda hareket etmekle algılanan bozukluklardan dolayı sanat eseri sergilemeyi bırakmak ve bunun yanısıra amaçlanan "sergi fikrini", "sergi' nin olanakları ve sınırlılıklarını araştırmaya açmaktı.

Bu şekildeki bir karar yıllar içinde K2 de edindiğim pratik deneyimlerle biçimlendi, K2 sergi yapmak ve her tür sanat pratiğine evsahipliği etmek açısından oldukça alternatif bir yapı önerse de, eksik birşeyler vardı, tam olarak uymayan, tamamlanmamış ve bir çeşit mahvedici köktenci bir hata...
Mekanın devamlılığı için gösterilen tüm çaba etkili ve başarılı olsa da, eleştirel ve tartışmalı bir zeminin gerekliliği ve görünür olma sorunundan kurtulma gerekliliği vardı. K2 galerinin güncel sanat için yanlızca fiziksel mekan olarak işlev göstererek neden amaçlarını yerine getirmek için yeterli olmadığı konusunda muhtelif birçok neden sıralanabilir. Bunu yanında sistem ve global dünyanın farklı ölçeklerde baskıladığı gerçekler de sözkonusu..."E.D.


"I am real" / 21:00 / Çınaralti Meyhanesi

Güncel sanatla ilgilenen, direnen, gerçek üreticilerin yaşadığı hayal kırıklığı. Günün yorumları ve konuşmaların ardından ortaya çıkan fikirlerin gözden geçirilmesi. Bu tarz eleştirel yaklaşımların her zaman için maddi gücü, yeterli bilgi düzeyi ve hareket olanakları bulunanlar tarafından yapılıyor olması ve kendini sürekli yoran bir çaba harcama gerekliliği.

Tüm Konuşmalar halka açıktır.

İşaretlenmemiş kategoriler sergi süresince programına devam edecek. Bir sonraki etkinlik Gökçe Suvari ve Mehmet Dere'nin sergiye katılımları hakkında yapılacak konuşmalar ve 24 Eylül'de Ashkan Sepahvan sergi icin hazırladığı metin hakkında konuşacak, iranlı ve alman sanatçılar arasında düzenlediği değişim programıyla ilgili deneyimlerinden bahsedecek ve yemek pişirecek. IK projesi çerçevesinde gerçekleşen etkinliklere ait gelişmeler bu weblog dan duyurulacak.

Sunday, August 26, 2007

Writers / Yazarlar:

HOMEWORK /

Carlos Motta, Ditte Lyngkaer Pedersen, Lize Mogel, Jeuno J.E.Kim






ASHKAN SEPAHVAND


Zevi Sabbatai

"A common rabbinic interpretation is that there is a potential messiah in every generation. The Talmud which often uses stories to make a moral point (aggadah) tells the tale of a highly respected rabbi who found the Messiah at the gates of Rome and asked him "When will you finally come?" He was quite surprised when he was told, "Today." Overjoyed and full of anticipation, the man waited all day. The next day he returned, disappointed and puzzled, and asked, "You said messiah would come 'today' but he didn't come! What happened?" The Messiah replied, 'Scripture says, "Today, if you will but hearken to His voice . . ."
wikipedia

Monday, August 20, 2007

Artists/ Sanatçılar:

MAHMOUD KHALED




[MKMAEL has just joined the room]
Mahmoud Khaled's alias logs in to explore controversial terrain









By Bassam El-Baroni
In a popular TV commercial for Nokia, actor Gary Oldman proclaims with a blazing casualness that "all the world's a stage, and all the men and women merely players." Indeed. In an ever-expanding world of wireless communication, internet addiction, and online communities, the Shakespearian quote resonates in many more ways than it used to.

MKMAEL is the title of Mahmoud Khaled's ongoing, process-oriented art project, launched towards the end of 2004. The stage this young artist from Alexandria has chosen is the intangible platform of the world wide web. MKMAEL is also the nickname Khaled uses as a login for the instant messaging system from which he communicates and shares conversations with male contacts from the Middle East. The letters that make up this nickname are the first letters of the artist's full name as featured on his Egyptian state identity card.

The many taboos and long-held assumptions surrounding sexual orientation and sexual identity in the Middle East have helped to create an artistic climate in which same-sex relationships and gayness are most usually referred to through the filters of self-censorship, metaphors, and other coded forms. The MKMAEL project is a discursive attempt at exploring the psychological and sociopolitical aspects of sexual identity construction and reconstruction in chatrooms. When eventually presented to the public, MKMAEL promises to be one of the first art projects emerging from the region to discuss issues pertaining to the psychology of cyberspace and cyber-relationships in the Middle East.

Over the span of the last two years, the part-fictional character MKMAEL has had both short-term and long-term online relationships, although to preserve his anonymity and to remain as emotionally uninvolved as possible, he never uses a microphone, real pictures of himself, or a webcam-and, of course, he never shows up on real dates. Khaled began the project with the intention of keeping it purely text-based, but gradually discovered that the introduction of specially designed avatars added to one-on-one dialogues the compelling power of the image and the almost infinite possibilities of self-representation. The driving force behind the endless hours of instant messaging is, as Khaled puts it, "a pressing need to create documents, eventually leading to the creation of an archive that seriously represents and disambiguates this type of relationship and interactivity."

The dialogues attest to the online reciprocation of lies, hidden desires, twisted social logic, and feelings of alienation among MKMAEL and his "buddy list." MKMAEL delineates the boundaries between interaction in physical space and interaction through electronic interfaces in an attempt to demonstrate the inscrutable nature of reality in these rooms without walls.

It is in chatrooms that we find definite symptoms of the topsy-turvy world Debord foresaw in The Society of the Spectacle, a world where "the true is a moment of the false." Throughout endless streams of text, Khaled plays a multitude of roles. For his fellow chatters, he is MKMAEL, a trans-local character with whom they can make conversation; for us he's a cyber-situationist and contextualizing social agitator.

The MKMAEL archive is nearing completion, and Khaled has his ambitions set on premiering the project in the second half of 2007. "The installation," as the artist describes it, will feature a structural presentation of the MKMAEL dialogues as process, document, and visual representation. Anticipating its public unveiling, one wonders whether MKMAEL will be food for controversy or food for thought, hoping that the latter will be the case.

----

GÖKÇE SÜVARİ






"In my works I use an imagery varying from anonymous family photographs, cheap landscape paintings, household furniture; knickknacks and embroideries. I like to use feminine handcraftsmanship, as a reminiscent of domestic life and I generally deal with the matter how we locate our memories in our social existence, between the ideas of being a good son, a respected person, love for the values we gain through education and our own ambitions."


----

MEHMET DERE




by Mehmet Dere
Come sweet come
Gürçeşme de ki her olay kaçınılmaz bir biçimde indirgenemez bir şey şeklinde görünür,Her bir olay bir beden oluşturur,cisimleşir.(genel olarak) Türkiye'nin herhangi bir yerinden farklı sonu gelmez bir düzensizliğe doğru akan bazen mantıksal dizgeye kapalı kendi içinde haklı bir varoluşa sahiptir.Sadece bir yön olarak gerçeğin tam anlamından nasibini al(a)masada kentin dokusunun dışında kalan basit,yakın güven verici olamayan bütün anlamların dışında görünürlülüğü kaybolmaya müsait herkese açıktır.Bütün verdiğimiz sıfatları yitirir.Ruh yazıya yazı sese ses de sokakta yankısı bulan aynaya dönüşür.(ölüm,cinsellik,beden,din,yazı)Duvarlar yada evler kısa bir parlamayla görünmeyen dünyayı açığa vurun bir ışığa dönüşebilir.Beklenmedik devinimin bir parçası olarak salınım halinde dolaşırsınız,gece gibi ağır ve yoğundur,bu görmeye alışık olamadığınız bir içli dışlılık üretir,gece yaşar ve böylece uzar.Elektrik lambalarının lokal sarı ışığı ve giyinmeye alışık olmayan insanların yüzleri, başıboş köpeklerin sesleri ve yoğun trafikle kesin,ve kesilen devingen bölünmüşlük hem sanatı hem gerçeği sergiler. Kendiliğindenlik.Kendiliğindenliğin tanımı budur.Durumlar, duygular, uzlaşmazlıklar olarak sesli ,hızlı ve zarif dışarının el altından bastırmış olduğu tüm kuşatılmışlığa rağmen (kırılıp) yansıyan bir fark olarak kendini ele vermesidir.İçtenlik yada ruh olarak kopya etmez belirtir. Okunmaya sunulmuş dünyada içinde gerçekleştiği boşluğu anımsatmak istercesine bir yolculuk sunar.Bu kendini armağan eden bir canlı ve doğal bir kaçamaktır.Bu şimdi de yaşayan çingenelerin zamanı ve mekanıdır,kavranılacak merkez yoktur,serbestlik ,iç içe girmişlik,sarsılmaların evlerin ve yüzlerin arasında " şeylerin" tersine dönüşünün sayısız ışıltılarıyla dolu dünyanın geçiş yönü..

----

MICHAEL BAERS






Michael Baers was born in Los Angeles, California, and grew up in Hawaii. He attended the California College of Arts as an undergraduate and, a decade later, completed an MFA in studio art and critical writing at the California Institute of the Arts (in the intervening period, he first made films, then, abandoning his film career, worked as a journalist in Los Angeles). Between 2004 and 2005 he was a participant in the Whitney Independent Study Program. An important correlate to his artistic practice is teaching, and he has worked as a guest instructor in Denmark and Norway, leading seminars that mix theory and artistic praxis. He has also occasionally written catalogue essays and curated group exhibitions. Michael Baers has participated in exhibitions throughout North America and Europe. With the exception of a year in New York, he has been based in Berlin since 2003.

Current Work

Since 2004 Michael Baers has focused his artistic production on making publication projects that resemble comic books, but are concerned with topics that include historiography, the cultural field, art history, and politics. The publication, “Wavelenght” (2006), for example, is at once an iterative investigation of the visual logic in Michael Snow’s film, “Wavelength” and an analysis of the theory and criticism written about the film. In his work, Baers has employed not only his own drawings, but archival photographs and professional illustrators as well. For instance, “The Truth is Concrete but the Concrete is Abstract” (2007), a fictive conversation between Walter Benjamin and Bertolt Brecht concerning Danish asylum policy, was made utilizing three archival photographs of Walter Benjamin and Bertolt Brecht playing chess, while the images for “Love Amongst Europe’s Creative Class”, a dramatization of a seminar on research processes in art held in Stockholm, were produced by two professional illustrators. When exhibiting, Baers often employs a sculptural mode of display for his work, which, in effect, serves as a distribution system (often given away for free). The gradual dematerialization of the work in the exhibition space also allows for processes of entropy to become manifest.

----

MORTEN GOLL

is a visual artist working in Copenhagen. For a number of years his practice has been concentrating on socio-political issues. He has a history of public interventions, audience interactivity in projects which in diifferent ways seek to create a direct social impact. His main focus is social and gender relations, power, communication, and how these concepts affect identity formation both on the individual, the inter-cultural and inter-state levels. He is influenced by Post-colonial theory and third wave feminism.



The Listening Post is an audience interactive sculpture, which invites the audience to mount it, sit, and listen to the Turkish people. The piece is about communication. All communication requires a sender, a receiver and a media that carries information. Meaningful communication requires that the involved parties exchange not only information but also identities. That is to become listeners as well as speakers.

Goll & Hamou
Morten Goll and Joachim Hamou are both artists living in Copenhagen. Since 2004 they have been collaborating on various video art projects, and in 2005 they formed the identity ”fff – More People Mediate”, which is an editorial group producing TV-programs for the local TV station tv-tv, broadcasting to Greater Copenhagen, Denmark. fff have produced a number of political programs, who all in different ways attempt to challenge the conventional structure of public TV communication. The aim is to examine whether the structure of communication defines, not only what can be said, but as well what political and individual identities are supported by the TV media. Goll & Hamou uses tv-tv as a platform to broadcast subversive communication structures directly to people's living rooms.

Medea and the Bosporus (58 minutes, Turkish subtitles)
Is a TV-program with 3 invited guests, who are all well known Danish politicians. Poul Nielson is a Social Democrat and a former High Commissioner to the EU. Morten Messerschmidt is MP of The Danish Peoples' Party, which promotes an extreme right wing nationalist agenda. Yildiz Akdogan is a candidate to the parliament and head of the network www.trieu.dk, working to promote Turkeys candidacy to the EU. An invited audience consisting of mainly Danes of Turkish decendance is in the studio.
During the program the politicians and the audience performs a heated debate on the subject of Turkey's possible entrance into the EU. Simultaneously, they take part in the Greek tragedy Medea. Medea is played by Yildiz Akdogan, Jason by Morten Messerschmidt, King Kreon by Poul Nielson. The audience act as the tragedy's chorus.

----

KRISTINA ASK





Kristina Ask (1971) is a visual artist based in Copenhagen, Denmark.
She is primarily working in collaborative and project based situations addressing issues of publics, public spaces and the role of art in contemporary urban society. Her work includes writing, activism, media based projects and graphic design, usually including a feminist perspective. The different aspects of her practice are related and often overlapping. A continuous challenge of the work is to break down the barriers between theory and a practice developing between activism and other kinds of critical and subversive image production on the verge of the art sphere. Her work is often immaterial, taking shape as workshops and other kinds of participatory projects. Kristina Ask is co-editor of the art magazine Öjeblikket and a member of the board in UKK, Young Art workers.

The Unmarked Categories / İşaretlenmemiş Kategoriler

ENG.

I.

The Unmarked Categories exhibition has strong relation with “The Heavy Issues- Critical knowledge production platform”* Istanbul meeting. As initiator of both projects, I have to note that these are not only ordinary art events for K2. Both tries to indicate “a path” by the rightful perspective and formed by desire of utopian democracy and justice.

The UC documentation will take part in the publication a project book -which will be published after realization of Heavy Issues- beside a separate (image+ text) poster will be printed for the Unmarked Categories exhibition in K2.

Also all participant artists are welcomed with their text contributions. Since I haven’t planned to set the exhibition in unusual methods it could only work out with your entries and responds to the theory Unmarked Categories. I would also like to learn what is in your mind and I am totally open to your proposals, comments or criticism on what I wrote here.
Thanks in advance.

II.

The starting point of the exhibition and (also Heavy Issues) comes from an assertive idea: “Closing the Gallery”, a sharp cut in the routine of K2. First aim was, cancelling to display any artwork in gallery space to be able to use space “criticising art system”, due to perceived corruption of its functions that recognised while operating into it and also investigating the idea of “exhibition” itself and its limitations. The reason of this sort of decision has shaped in the years that I derived from the practical experiences in K2, even though K2 offers quite alternative structure to making exhibitions and becoming a space for any kind of artistic practices, there was something missing, inadequate and uncompleted, a kind of fatal error. All affords to maintain to space was effective and satisfactory but there was a need of critical discursive path and getting rid of problems of visibility. There are miscellaneous reasons why K2 Gallery was not enough to determine its aims by only functioning as a physical space for contemporary arts. Also realities oppressed by the system and hierarchies in global world in different scales.

Then it brought me trough rebellious point that I convinced to clarity of the current situation. As an individual artist and a member of K2, as simple human, I experienced many negative effects of power relations, injustice, and hierarchies as well as reading theories about those issues and as a conclusion, this crucial need occurred. Taking the initiative and making projects on ” the obvious but mostly unrecognised/ignored facts”. It is an urgency of liberation and need for an exodus from the all dominant systems and probably the best way to make it happen is just a simple start.

In short, if there is an obvious problem on the ground itself, how it can be possible to keep up doing things on the same ground! Then, probably, the best think is to choose autonomously start to think on what has to be done?

That was the main reason why K2 gallery needs to be closed for a while. But, than I shifted into another idea, like a restart, making an exhibition under consideration of this awareness and taking up seriously this position.


III.

I called it as a rebellious plan, deliberately cancelling events in K2 and declaration of it was a reflection against unequal setting of entire art world “possession on knowledge production in contemporary art” and “hierarchies”. It is going to be basic objection of Heavy Issues Istanbul meeting but as a very linked project; Unmarked Categories is addressing rather on daily life and current representational errors of democracy . It opens a platform via exploring it with artistic production and text. It is about all take-for-granted elements in social reality, which increases discrimination and makes people voiceless and excluded.

This exhibition also would like to highlighted “the right of making failure”, “the right of freedom of speech to the powerless” as one of the ignored position of human. The theory is on power comprises; Identity politics, gender, patriarchy, rank, class, religion, minorities, cultural differences, euro-centrism, and normalization…Rethinking democracy.

The theory examines how we mark and generalise the things according to the dominant- unmarked.
it is also linked to the normalization processes and such. The matrix of value systems that has generated the current global situation, how artistic practices could response on that uneven development and negative effects of neat categorization of people. Artists are not invited to illustrate the concept but exploring possible ways to go beyond those classifications.

What we are capable to do?

IV.

The theory: Unmarked Categories
Wikipedia

"The idea of unmarked categories originated in feminism. The theory analyses the culture of the powerful. The powerful comprise those people in society with easy access to resources, those who can exercise power without considering their actions. For the powerful, their culture seems obvious; for the powerless, on the other hand, it remains out of reach, elite and expensive.
The unmarked category can form the identifying mark of the powerful. The unmarked category becomes the standard against which to measure everything else. For most Western readers, it is posited that if a protagonist's race is not indicated, it will be assumed by the reader that the protagonist is Caucasian; if a sexual identity is not indicated, it will be assumed by the reader that the protagonist is heterosexual; if the gender of a body is not indicated, will be assumed by the reader that it is male; if a disability is not indicated, it will be assumed by the reader that the protagonist is able bodied, just as a set of examples.
One can often overlook unmarked categories. Whiteness forms an unmarked category not commonly visible to the powerful, as they often fall within this category. The unmarked category becomes the norm, with the other categories relegated to deviant status. Social groups can apply this view of power to race, gender, and disability without modification: the able body is the neutral body; the man is the normal status.
Unmarked categories, the default value in a system of social or cultural categories, in contrast to the marked category."
………

New Internationalist 360September 2003
Reinventing power / THEORIES OF POWER
Illustration: Hugh Davidson
The unmarked category
Feminists have analysed the powerless extensively. There are theories about discrimination on the basis of sex, race, class and religion as well as sexuality, disability, age and culture. What often remains unexamined is the culture of the powerful, since it is difficult for the purveyors of culture – the powerful – to see the mechanisms of their own structures. And it is difficult for the powerless to get access to the resources and education necessary to enable such a critique. Everything is ranged against it.

The powerful are those members of a society who can gain ready access to power and who also are able to exercise it without thinking particularly about what they are doing. For the powerful the culture is obvious, accessible and cut out for them. For the powerless it is unreachable, impenetrable, high, elite, expensive and it would take an act of violence or self-violation to get in.

The ‘unmarked category’ is the identifying mark of the powerful. He is the standard by which everything else is measured: for example Leonardo da Vinci's Vitruvian Man, or medical wall charts. In the informational address structures of the Internet, US addresses are the unmarked category. These ideas connect with the work of feminists such as Luce Irigaray and Gyatri Spivak.

Whiteness is not visible to the powerful, because they themselves are white. They notice black, brown, ‘other’ bodies and the difference of those imaginations. But whiteness, to the white, is the norm. It has a normative status in the same way that ‘man’ has a normative status. The able body is the neutral body. The marked body is outside what is regarded as the norm: it is too thin; it is too fat, it is crippled, it is mad, it is unpredictable.

The unremarked, the unmarked is always the clue.
……..
unmarked category

The default value in a system of social or cultural categories, in contrast to the marked category… Thus the unmarked pronoun is "he", persons are assumed to be straight, if you say "I saw this guy on TV" without further detail, he will most often be pictured as white, heterosexual, man.
……

V.

First of all I am totally incompetent on those theories but I believe being at this level is very creative.

I am quite aware of the fact that the concept of the show could easily divided into very specific issues that each could be a concept for separate exhibitions but this could also sabotage the purpose of the exhibition itself, the main objections of Unmarked Categories. However participating artists could choose very specific and precise concept under the umbrella of the theory “unmarked categories”, for instance it could be only about gender, normalisation, generalizations, discrimination, inequality, class clash or language system, this is very wide range of navigation possibility. Any kind of discipline, medium and production methods are welcome. Artists could prefer to produce non-artistic projects as well.

The invited artists are not together for only their artistic approaches but because of their special sensitiveness on democratization, liberation and such processes. All participants are almost like-minded artists and writers who is currently working differently.

Regarding the concept of the exhibition, non-representational position of artists-writers has great importance, so, no one become a subject of any representational status in this event. Any considered identity, geographical, gender etc.

The same dates with the UC there is going to be a wide exhibition in Izmir called Port 2007 and the title of the exhibition is “mirage and desire.” The Unmarked Categories will situate itself more politically, responsive, criticality based position and take place as a parallel project of this event.

And the name of the exhibition –sorry for my creativity problem- generator of criterions. Any suggestions?
The other option is “By Default” but I really fed up with poetic like exhibition titles or thinking about it.
What is wrong with being plain?

TR.

I.
İşaretlenmemiş Kategoriler sergisinin "Ağır Mevzular"- Eleştirel bilgi üretimi platformu- istanbul buluşması ile güçlü bağları vardır. Her iki projenin de girişimcisi olarak, belirtmekte yarar gorduğum her iki projenin de K2 için herzamanki sıradan sanat etkinlikleri olmadığıdır. İkisi proje de haklı bir perspektifden, ütopik bir demokrasi ve adalet arayışıyla biçimlenen, bir "alan" oluşturabilmeyı amaçlar.

IK projesine ait dokumanlar Ağır Mevzular etkinliğinin tamamlanmasından sonra gerçekleşecek olan yayında yer alacak. Bu sergi içinse metinlerin de yeraldığı bir afiş basılacak.

Bunun yanısıra katılımcı sanatçılar da metin ile katkıda bulunabilirler. Projeyi bilindik yöntemlerle oluşturmamayı planladığım için, yanlızca sizin işaretlenmemiş kategoriler teorisine olan yaklaşımınız ve cevaplarınız projenin işlemesini sağlayacak. Sizin aklınızda ne var öğrenmek isterim ve burada yazmış olduklarım hakkında önerilerinize, yorumlarınıza ve eleştirilerinize tamamen açığım.
Şimdiden teşekkür ederim.

II.

Serginin ve -Ağır Mevzuların da- çıkış noktası oldukça iddialı bir fikre dayanıyor : " Galeriyi Kapatmak", K2 nin rutin faaliyetlerinde belirgin bir kesik. İlk amaç "sanat sistemini eleştirmek" için kullanabilmek adına galeri mekanını kapatmakdı, sistemin içersinde, etkin olarak bu alanda hareket etmekle algılanan bozukluklardan dolayı sanat eseri sergilemeyi iptal etmek ve bunun yanısıra amaçlanan "sergi fikrini", bir sergi' nin olanakları ve sınırlılıklarını araştırmaya açmaktı.

Bu şekildeki bir karar yıllar içinde K2 de edindiğim pratik deneyimlerle biçimlendi, K2 sergi yapmak ve her tür sanat pratiğine evsahipliği etmek açısından oldukça alternatif bir yapı önerse de, eksik birşeyler vardı, tam olarak uymayan, tamamlanmamış ve bir çeşit mahvedici köktenci bir hata...
Mekanın devamlılığı için gösterilen tüm çaba etkili ve başarılı olsa da eleştirel ve tartışmalı bir zeminin gerekliliği ve görünürlük sorunundan kurtulma gerekliliği vardı. K2 galerinin güncel sanat için yanlızca fiziksel mekan olarak işlev göstererek neden amaçlarını yerine getirmek için yeterli olmadığı konusunda muhtelif birçok neden sıralanabilir. Bunu yanında sistem ve global dünyanın farklı ölçeklerde baskıladığı gerçekler de sözkonusu...

Sonra bu durum beni isyankar bir noktaya taşıdı ve şu anki manzaranın aşikarlığını farkettim. Bağımsız bir sanatçı ve bir K2 üyesi, basit bir insan olarak güç ilişkilerinin negatif etkilerini, adaletsizliği, hiyerarşileri bu konular hakkında teoriler okuduğum gibi deneyimledim de, sonuç olarak bu acil istek belirdi. Girişimi üstlenmek ve "en aleni fakat en çok görmezden gelinen gerçekler" hakkında projeler yapmak. Bu konuda inisiyatif almak, bir özgürleşme aciliyeti ve tüm baskı unsuru sistemlerden kaçışı yolaçıkma ihtiyacı demek ve bunu yapabilmek belkide basit bir başlangıçla mümkündü.

Kısaca, eğer zeminin kendisinde apaçık bir problem var ise, nasıl bu aynı zeminde şeyleri devam ettirmek mümkündü? Böylece, belkide yapılacak en iyi şey, bağımsız bir biçimde "ne yapmalı?" diye düşünmeyi seçmekti. Bu K2 nin neden bir süre kapanması gerektiğinin ana nedeniydi. Fakat sonra başla bir fikire geçtim ve yeni bir başlangıç gibi, bu farkındalığı koruyarak ve bu pozisyonu benimseyerek bir sergi yapmaya karar verdim.

III.

Bunu isyankar bir plan olarak adlandırdım, kasıtlı olarak galeri mekanını kapatmak K2 etkinliklerini iptal etmek ve bunun açıklannmasını sanat dünyasının adalet yoksunu işleyişi " güncel sanatta bilgi üüretiminin sahiplenilmesi" ve "hiyerarşiler" e karşı bir tepkiydi bu. Bu Ağır mevzular istanbul buluşmasının da ana motifi olacak ve buna eklemlenen bir proje olarak; İşaretlenmemiş Kategoriler daha çok gündelik yaşama ve günümüzdeki demokratik temsiliyetin aksaklıklarına/arazlarına işaret ediyor. Bu proje sanatsal üretim ve metin ile araştırılacak bir platform açmayı deneyecel. Proje ayrıımcılığı körükleyen, insanaları seslerinden mahrum bırakan sosyal gerçekliğin hesaba kalıldığı düşünülen elemanları hakkındadır.
Bu sergi aynı zamanda " yanlış yapma hakkını"" güçsüze söz söyleme özgürlüğünü" -yoksayılan bir pozisyon olarak.- görünür kılmak amacındadır. Sergiye adını verebn Güç ilişkileri üzerine geliştirilen bir teori olan "İşaretlenmemiş kategoriler"; kimlik politikaları,cinsiyet, kadın erkek adaletsizliği, sosyal statü, sınıf, din, azınlıklar, kültürel farklar, avrupa-merkezcilik ve normalizasyon gibi bağlamları kapsar... Demokrasiyi yeniden düşünmek...

Teori, işaretlenmemiş kategoriler; şeyleri "baskın olan"a göre nasıl işaretlediğimiz ve genellerdiğimizi araştırır.

Bu aynı zamanda tüm normalizasyon süreçleriyle ve bunun gibi meselelerle de ilgilidir. Güncel küresel durumu oluşturan tüm değerler sisteminin matriksi olarak, sanatsal pratikler etkisini hissettiren "düzensiz gelişime" ve insanların net bir biçimde kategorilere yerleştirilmesine nasıl cevap verebilir? Sanatçılar bu konsepti ilüstüre etmekten çok bu türden tasnifin ötesine nasıl geçebilecekleri üzerinden davet edildiler.

Ne yapmaya muktediriz? Gücümüz neye yeter?

IV.
Teori: Unmarked Categories
Wikipedia

"Işaretlenmemiş kategoriler fikri kaynağını feminizm den almaktadır.Teori güçlü olanın kültürünü inceler .Güçlü toplım içinde kaynaklara kolay ulaşabilen insanları kapsar, bunlar gücü kendi hareketlerini düşünmeksizin gücü deneyimleyen insanlardır. Güçlü olan için, kendi kültürleri aşikardır; diğer yandan, güçsüz için yaklaşması zor, elit ve pahalıdır.
İşaretlenmemiş kategori güçlü olanın belirleyici işaretine göre etiketler. Böylece İşaretlenmemiş kategori herhangi birşeyi ölçmek karşısında bir standart haline gelir. Birçok batılı okuyucuya göre, eğer protagonist'in ırkı belirtilmemiş se okuyucu tarafından Caucasian farzedilir, eğer cinsiyet belirtilmemişse, hetereksuel kabuledilir, eğer bedenimn cinsiyeti verilmemişse, okuyucu tarafından erkek olduğu varsayılır, eğer yetersizlik belirtilmemişse okuyucu tarafından yeterli olduğu varsayılır, bunlar birkac çörnek.

Kişi sıklıkla Işaretlemnemiş kategorileri gözden kaçırabilir. Bir İşaretlenmemiş kategoriyi belirleyen "beyaz olmak" çoğunlukla güçlü için görünür değildir, sıklıkla bu kategoriye düşmesine rağmen. İşaretlenmemiş kategori norm a dönüşür, diğer kategorileri de anormal duruma düşürür.
Sosyal gruplar güç'e bu bakışı ırk, cinsiyet ve değiştirmeden yetersiz kılma durununa uygulayabilirşler: yeterli beden nötr bedendir; adam da normal statudur.

İşaretlenmiş kategoriye karşıt olarak, İşaretlenmemiş Kategoriler, sosyal veya kültürel kategoriler içinde varsayılan değerdir.


New Internationalist 360September 2003
Gücü Yeniden keşfetmek / THEORIES OF POWER
Illustration: Hugh Davidson

İşaretlenmemiş Kategori

Feministler güçsüzü geniş ölçüde analiz ettiler. Seks üzerinden gelişen ayrımcılık, ırk, sınıf, din bunların yanısıra cinsellik, yetersizlik, yaş ve kültür üzerine teoriler geliştirdiler.

Güçlünün kültürüne ilişkin sıklıkla incelenmemiş olarak kalan, kültürü tedarik edenin kendileri-güçlü taraf- olmasından dolayı kendi yapılarının nasıl işlerdiğini görmemeleridir. Ve böyle bir eleştiriyi getirebilnmek gerekli eğitim ve kaynaklara ulaşabilme durumuna sahip olmadığından dolayı zordur. Herşey bunun karşısında mevzilenir.

Güçlü olan toplumun gücü hazır ulaşabildiği/kazanabildiği üyelerinden oluşur ve bu kişiler gerçekten ne yapıyor oldukları hakkında düşünmeksizin gücü deneyimlerler. Güçlü için kültür açık, erişilebilir ve onlar için biçilmiştir. Güçsüz için ulaşılmaz, içine girilmez, yüksek, elit, pahalı ve içerisinde yer almak şiddet hareketini veya kendine işkence etmeyi gerektirir.

İşaretlenmiş Kategori güçlünün kimlik belirleyici/adlandırıcı işaretidir. Herşeyin ona göre ölçüldüğü standarttır: örneğin Leonardo Vinci'nin Vitruvian Adamı veya tıbbi duvar kartları gibi. Bu gibi fikirler Luce Irigaray veya Gyatri C. Spivak gibi feministlerin çalışmalarıyla ilişkilidir.

Beyaz olma hali güçlü için görünür değildir,çünkü kendileri zaten beyazdır. Fakat onlar beyaz, kahverengi ve "diğer" bedenler ve bu tahayyulun farklılığı. Fakat beyaz olmak beyaz için normdur. Bu adam olmanın bir normatif deger taşımasıyla aynıdır. Yetkin beden nötür bedebdir. işaretlenmiş beden norm olarak nitelenenin dışında kalır: çok zayıf, çok şişman, sakatlanmış,deli ve tahminedilemez.

Dikkatedilmemiş için işaretlenmemiş herzaman ipucudur.
……..

……..

Sosyal ve kültğürel kategoriler içinde atanmış değer. Eğer detaylı bilgi verilmez ise televizyonda birisi konuşuyor denildiğinde bu kişi, heteroseksüel, beyaz bir erkek olarak tahayyül edilir.

……
V.

Herşeyden önce bu teoriler hakkında yetkin bilgi sahibi biri değilim, ancak bu seviyenin oldukça yaratıcı olduğuna inanıyorum.

Serginin kavramının kolaylıkla daha detaylı konulara bölünebileceğinden ve her bir konunun başlı başına bir sergi konusu olabileceğine eminim fakat bu aynı zamanda serginin amacını sabote etmek olurdu, işaretlenmemiş kategorilerin temel motivasyonu. Bununla beraber katılımcı sanatçılar bu tema ile ilişkili olarak işaretlenmemiş kategoriler teorisi şemsiyesi altında istedikleri özel ve belirgin bir temayı seçebilirler; bu cinsiyet,normalizasyon,genellemeler,ayrımcılık,eşitsizlik, sınıf çatışması dil sistemi olabilir, oldukça geniş bir hareket aralığı sözkonusu. Her çeşit disiplin, medyum ve üretim methodu kabuldur. Sanatçılar sanat-dışı projeler gerçekleştirmeyi de tercih edebilirler.

Davetli kişiler yanlızca sanatsal yaklaşımları nedeniyle değil ama demokratikleşme, özgürleşme ve bu gibi süreçlere olan özel duyarlılıkları nedeniyle biraradalar. Tüm katılımcılar şu an farklı çalışmalar yapan yakın fikirdeki insanlardan oluşuyor.

Serginin kavramı ile alakalı olarak, sanatçı ve yazarların temsiliyet karşıtı konumlandırılmaları önem taşıyor, böylece buı serginin katılımcıları, giydirilmiş kimlik, coğrafi veya cinsiyet olarak hiçbir temsiliyet durumunun öznesi olmayacaklar.

Aynı tarihlerde izmirde gerçekleştirilen Port 2007 etkinliğinin, paralel projesi olarak yer alacak olan İşaretlenmemiş Kategoriler, kendisini daha politik, cevap veren ve eleştirellik üzerine kurulu bir pozisyonu benimseyecek.


Ve serginin adı -yaratıcılık problemim için özür dilerim- kriterlerin yaratıcısı. Önerisi olan?
Diğer olasılık " Varsayılan" ancak ben gerçekten şiirsel sergi adlarından ve bunu düşünmekten bıktım.

Düz olmanın nesi yanlış?


Elmas Deniz
2007

Sunday, August 19, 2007